FRM34
|
|
| Beylikler | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
AzraiL Site Sahibi
Mesaj Sayısı : 5051 Yaş : 34 Kayıt tarihi : 17/04/07
Özellikler Rep: (1907/1907)
| Konu: Geri: Beylikler Perş. Kas. 29, 2007 9:02 pm | |
| Saltuklu Beyliği (Saltuklular, Saltukoğulları) (1092-1202)
Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra Erzurum ve civarında kurulan beylik. Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu’da ilk kurulan Türk beyliği budur. Başşehri Erzurum olan beyliğin kurucusu, Malazgirt Zaferinin kazanılmasında önemli rol oynayan Emir Saltuk’tur. Sultan Alparslan, Malazgirt Zaferinden sonra, Bizans İmparatoru Dördüncü Romanos Diogenes’in ölümü ile, anlaşma şartlarının yerine getirilmemesi üzerine, emrindeki kumandanlara Anadolu’da fetihlere devam edilmesini emretmişti. Buna dayanarak Emir Saltuk, Erzurum ve civarını fethederek, Saltuklular Beyliğini kurdu. Önceleri, Büyük Selçuklu Devleti'ne tâbi olan beyliğin, Emir Saltuk zamanındaki siyasî tarihi hakkında, kaynaklarda fazla bir bilgi bulunmamaktadır.
Ebü’l-Kasım Saltuk’un ölümünden sonra, yerine oğlu Ali geçti. Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk ile kardeşi Muhammed Tapar arasındaki saltanat mücadelesi sonunda varılan anlaşma neticesinde, Saltuklu toprakları, Melik Muhammed’in hâkimiyet bölgesi içinde kaldı. 1121 Senesinde Artuklu Emîri İlgâzi’nin, Gürcülere karşı çıktığı sefere Saltukoğlu Ali Bey de katıldı. Fakat bu seferde Gürcüler galip geldi.
Emîr Ali’nin ölümünden sonra Saltukluların başına, hakkında kaynaklarda fazla bir bilgi bulunmayan kardeşi Ziyâüddin Gazî geçti. Bina kitabelerinden anlaşıldığına göre, Erzurum’daki Kale Camii ve Tepsi Minareyi yaptıran, bu beydir. Ziyâüddin Gazi, 1126 senesinde Gürcülere karşı tertiplenen sefere katıldı. 1131 senesinde İspir ve Pasinleri geçerek Oltu’ya kadar gelen Gürcüleri, büyük bir bozguna uğrattı. Artuklu Timurtaş Bey, Ziyâüddin Gazinin kızıyla evlenince, iki hanedan arasında akrabalık bağı kuruldu.
Emîr Gâzî’nin 1132 senesinde ölümünden sonra beyliğin başına, yeğeni İkinci İzzeddin Saltuk geçti. Kaynaklarda, İzzeddin Saltuk’a ait bilgiler, bir evlilik sebebiyledir. Ani Emîri Fahreddin Seddâd, İzzeddin Saltuk Beyin kızlarından birine talip oldu. Fakat bu isteği reddedildi. Buna içerleyen Ani Emîri, 1154 senesinde, Gürcülere karşı koruyamayacağını söyleyerek, şehri satın alması için, İzzeddin Saltuk’a haber gönderdi. Bu dikkatlice hazırlanmış bir intikam planıydı. İzzeddin, şehri teslim almak için Ani’ye geldiğinde, Fahreddin Şeddâd bir günlük mesafede bulunan Gürcü Kralı Dimitri’yi, şehre davet etti. Gürcü Kralı, âni bir baskınla Saltuk’u mağlup ederek, onu ve maiyetinden birçok kimseyi esir aldı. Daha sonra, damadı Ahlatşah İkinci Sökmen ve Artuklu beylerinin teşebbüsleriyle yüz bin dînâr karşılığında, İzzeddin Saltuk, serbest bırakıldı. İzzeddin Saltuk Bey, 1168 senesi Nisan ayında vefat etti. Hıristiyan tebaasına da iyi muamele ederdi. Bu yüzden, onların da sevgi ve saygısını kazanmıştı. Devrinde Saltuklu Beyliği toprakları, Tercan’dan başlayıp, Tahir Gediğine kadar uzanırdı. Erzurum, Bayburt, Avnik, Micingerd, İspir, Oltu gibi şehir ve kasabaları içine alırdı.
İzzeddin Saltuk’un ölümünden sonra yerine, oğlu Nâsırüddin Muhammed Bey geçti. 1189 senesinde basılan bir sikkeden, onun, Irak Selçukluları sultanı Üçüncü Tuğrul ve asıl iktidarı elinde tutan Atabeg Kızıl Arslan’a tâbi olduğu anlaşılıyor. Nâsırüddin Muhammed zamanında Gürcüler, Erzurum önüne kadar geldiler. Kraliçe Tamara’nın kocası David’in kumandası altındaki Gürcü kuvvetleriyle Saltuklular arasında, iki gün süren, şiddetli çarpışmalar oldu. Saltuklu kuvvetleri, şehre kapandılar. Gürcü kuvvetleri, muhasaraya girmeden aldıkları ganimetlerle yetinerek, geri döndüler. Nâsırüddin Muhammed’in ölümünden sonra beyliğin başına, kız kardeşi Mama Hatun geçti.
Kaynaklar, 1191 senesinde Erzurum’a, Mama Hatun’un hakim olduğunu yazmaktadır. Selâhaddîn Eyyûbî’nin yeğeni Meyyâfârikîn Hâkimi Takiyyeddin Ömer, Ahlat ülkesini ele geçirdiği ve Malazgirt Kalesini muhasara ettiği sırada Mama Hâtun askerleriyle ona yardım etti.
Ancak, çok geçmeden, kendisine karşı olan emirler tarafından tahttan indirilen Mama Hatun’un yerine Muhammed’in oğlu Melikşah geçti. Bunun zamanında, Anadolu’daki diğer beylikler gibi, Saltuklular da Türkiye Selçuklu Devleti'nin tehdidine maruz kaldı. Türkiye Selçukluları sultanı Rükneddin İkinci Süleyman Şah, 1202 senesinde Gürcistan Seferine çıktı ve bağlı hükümdar ve beylere haber gönderip, kendisine katılmalarını istedi. Süleyman Şah, 25 Mayıs 1202’de, Erzurum önlerine geldi. Kendisini karşılamaya gelen Saltuklu beyi Melikşah’ı yakalatıp hapsettirdi. Böylece, Saltuklu Beyliği, sona ermiş oldu. Süleyman Şah, bölgenin idaresini kardeşi Mugiseddin Tuğrul Şaha verdi. Melikşah’ın topraklarının elinden alınışına, Süleyman Şahı karşılamada ağır davranması sebep gösterilmektedir.
Saltuklular zamanında Erzurum, diğer Anadolu şehirleri gibi, iktisadî ve ticarî açıdan oldukça önemli bir şehirdi. Akdeniz limanlarından ve Suriye’den yola çıkıp, Konya, Kayseri, Sivas ve Erzincan yoluyla Âzerbaycan’a, İran’a giden ve Türkistan’dan Erzurum’a gelip aynı yoldan Akdeniz ve Trabzon limanlarına ulaşan büyük bir ticaret yolunun üzerinde bulunuyordu. Bu bakımdan Erzurum’da ekonomik hayat oldukça canlıydı. Bunun yanında, geniş otlaklara sahip olması sebebiyle, bölgede hayvancılık çok gelişmişti.
Saltuklu beyleri, kültür ve sanata çok önem vermişler ve sahip oldukları yerlerde çeşitli mimarî eserler yaptırmışlardır. Melik Gâzi; Kale Camii ve Tepsi Minareyi inşa ettirmiştir. Erzurum’da 1179’da inşa edilen Ulu Camiyi Nâsıreddin Muhammed yaptırmıştır. Üç kümbetler ismiyle bilinen türbelerden biri, İzzeddin Saltuk’a aittir. Bu türbenin yanında bir de zâviye vardır. Tercan’da, Mama Hatun tarafından bir kervansaray ve türbe yaptırılmıştır. 1232 senesinde, Ebû Mensûr tarafından inşa ettirilen Micingerd Kalesi, Saltuklulara ait önemli eserlerdendir. Bunlar zamanımıza kadar ulaşmıştır.
Saltuklu Beyleri / Tahta Geçiş Tarihleri
Saltuk Bey / 1072 Ali bin Ebü’l-Kâsım / 1102 Ziyâüddîn Gâzi (takriben) / 1124 İzzeddîn İkinci Saltuk / 1132 Nâsırüddîn Muhammed / 1168 Mama Hâtun / 1191 Melikşâh bin Muhammed / 1200 Türkiye Selçukluları Hâkimiyeti / 1202 | |
| | | AzraiL Site Sahibi
Mesaj Sayısı : 5051 Yaş : 34 Kayıt tarihi : 17/04/07
Özellikler Rep: (1907/1907)
| Konu: Geri: Beylikler Perş. Kas. 29, 2007 9:02 pm | |
| İzmir (İzmiroğulları, İzmiroğlu) Beyliği (1081-1097)
Anadolu'nun fethi sırasında, Malatya dolaylarında faaliyet gösteren ve Oğuzların Çavuldur boyundan olduğu sanılan Çakan (Çaka Bey), İstanbul'da uzunca bir müddet kaldıktan sonra 1081'e doğru, İzmir'e gelerek bir beylik kurmuştur.
Bizans İmparatorluğunun zayıf noktalarını iyi bilen Çakan, Foça'yı ve civarını aldıktan sonra 40 parça gemiden kurulu kuvvetli bir donanma yaptırarak Ege Denizi'nde Sakız, Midilli, Sisam, Rodos adalarını zapt etti ve Çanakkale'ye doğru ilerledi. Üzerine gönderilen Bizans donanmalarını, birkaç kere mağlûp etti. İstanbul'u ele geçirip İmparator olmak istiyordu.
Kara kuvveti kâfi gelmediği için, Balkanlar üzerinden Trakya'ya doğru ilerleyen Peçenek Türkleri ile işbirliği yaptı. Onlar, karadan İstanbul'u baskı altına alırken, Çakan Bey de denizden hücuma geçecek ve Bizans başkenti düşürülecekti. Fakat, plân başarıya ulaşamadı. Çünkü, İmparator Aleksios Komnenos, Tuna boyundaki Kuman Türkleri'ni, Peçenekler üzerine saldırtmış ve aralarında cereyan eden, Meriç kıyısındaki Lebonium Savaşı'nda (Nisan 1091) Peçenekler ağır mağlûbiyete uğramışlardı.
İzmir Beyi Çakan, Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından ortadan kaldırıldı (1097). Yine bu sıralarda Efes bölgesinde de çok küçük bir Türkmen beyliği daha görülmektedir ki, başında Tanrıvermiş Bey bulunuyordu.
. | |
| | | AzraiL Site Sahibi
Mesaj Sayısı : 5051 Yaş : 34 Kayıt tarihi : 17/04/07
Özellikler Rep: (1907/1907)
| Konu: Geri: Beylikler Perş. Kas. 29, 2007 9:02 pm | |
| Danişmendliler (Danişmendoğulları)
1071-1178 yılları arasında Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Amasya ve civarında hüküm süren bir Türkmen hanedanı. Danişmendliler beyliğinin kurucusu Gümüştekin Danişmend Ahmed Gâzi, âlim ve faziletli bir zâttı. Bir rivayete göre Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın dayısıydı.
1063 yılından itibaren Sultan Alparslan’ın hizmetine giren Danişmend; ilmi, cesareti ve yiğitliğiyle onun dikkatini çekmiş ve en güvenilir emirleri arasında yer almıştır. Malazgirt Savaşı'na da katılan Danişmend Ahmed Gâzi, zaferin kazanılmasında önemli rol oynadı. Sultan Alparslan, savaşa katılan emirlerinden, Anadolu’da fetihlerde bulunmalarını istemiş ve fethedecekleri yerlerin kendilerine ıktâ edileceğini bildirmişti. Zaferi müteâkip, fetihlere girişen beyler, Anadolu’nun muhtelif şehirlerini zaptederek, buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurmuşlardı. Danişmend Ahmed Gâzi de, zaferden sonra Bizanslılardan Sivas’ı aldı ve Danişmendli Hanedânını kurdu (1071).
Sivas’ı bir üs olarak kullanan Danişmend Gâzi; Çavuldur, Tursan, Kara Doğan, Osmancık, İltekin ve Karatekin adlı emirleriyle Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı, Develi ve Çorum’u fethederek, beyliğine kattı. Danişmend Ahmed Gâzi, daha çok Haçlılar ve Rumlara karşı yaptığı mücadeleleriyle meşhur oldu. 1097 yılında İznik’i kuşatan ve zapteden Haçlılara karşı, Sultan Birinci Kılıç Arslan'la birlikte, Eskişehir’de, büyük bir meydan muharebesine girdi. Binlerce Haçlı askerinin ölümüyle neticelenen savaşta, Kılıç Arslan ve Danişmend Gâzi, düşman kuvvetlerinin çokluğunu düşünerek geri çekildiler. Bundan sonra, vur-kaç taktiğini kullanan Türkler, Antakya’ya ulaşıncaya kadar, Haçlıların büyük bölümünü yok ettiler. Danişmend Ahmed Gâzi, 1098 senesinde büyük bir orduyla Sivas’tan Malatya üzerine yürüdü ve şehri kuşattı. Üç yıl devam eden kuşatma sonunda Danişmend Gâzi’ye mukavemet edemeyeceğini anlayan Gabriel, Antakya Prensi Bohemond’dan yardım istedi. Karşılığında da, Malatya’yı ve güzelliğiyle meşhur kızı Morfia’yı vermeyi teklif etti.
Bunu fırsat bilen Bohemond, pek çok Haçlı reisini ve bir kısım Ermeni prenslerini toplayıp, Malatya’ya hareket etti. Haçlıların topraklarına gelişlerini önce memnuniyetle karşılayan Ermeniler, zulümlerini görünce endişeye düştüler ve durumu Danişmend Ahmed Gâzî’ye haber verdiler. Bohemond kuvvetleri, Malatya’yı Aksu Vadisinden ayıran dağlık bölgeye girdiğinde, pusuda beklemekte olan Danişmend Gâzî’nin askerlerince kuşatıldı, çok kısa süren çetin bir savaştan sonra, Haçlı ordusu imha edilirken, Müslümanlara zulümleriyle meşhur olan Bohemond ve ileri gelen adamları esir alındı.
Danişmendlilerin, Haçlılara karşı kazandıkları bu muhteşem zafer, bütün Müslümanları çok sevindirdi. Bohemond gibi bir kontun, Müslüman Türkler tarafından esir edilmesi ise, Haçlıları derin bir üzüntüye soktu. Ayrıca, Danişmendlilerin şöhretini arttırdı. Gümüştekin Danişmend, 1100 senesinde kazandığı bu zaferden sonra, Sivas’a döndü.
Gümüştekin Ahmed Gâzî, bundan sonra, Rumlar elinde bulunan Malatya üzerine yürüdü ve kısa bir süre içerisinde şehri fethetti (1101). Ahmed Gâzî, sıkıntı içindeki Malatya halkına, kendi ülkesinden buğday ile ziraat için, öküz ve diğer ihtiyaçları getirterek halka dağıttı. Önceleri zulüm altında inleyen Malatya halkı, bu davranışa memnun ve hayran kaldılar. Pek çoğu İslâmiyet'i kabul etti. Danişmend Gâzî, elinde esir bulunan Bohemond’u iki yüz altmış bin dinar karşılığı serbest bıraktı. Ancak bu hareketi, Kılıç Arslan’la arasını açtı. Maraş civârında yapılan savaşta mağlûp olan Danişmend Ahmed Gâzî, 1105 yılında vefat etti. Beyliğin başına, 1105’ten 1134 senesine kadar hüküm süren oğlu Emir Gâzi geçti. Danişmend Gâzi’nin vefatından istifade eden Birinci Kılıç Arslan, Malatya’yı ele geçirdi. Emir Gâzi, Rükneddin Mesud’un kızıyla evlenip damadı oldu. (Bir rivayette ise kayınpederi oldu.) Emîr Gâzi zamanında Danişmend ülkesi, Fırat ve Sakarya’ya kadar uzandı. Kısa zamanda Kastamonu’yu alıp, Bizans’ın eline geçen topraklarını kurtardı. Başarılarından dolayı Büyük Selçuklu Devleti sultanı Sencer’in ve Abbasî halifesinin takdirlerini kazandı. Abbasî halifesi, onun melikliğini bir fermanla tasdik edip, ayrıca dört siyah sancak, bir kös ve çeşitli hediyeler gönderdi. Bunları getiren elçiler, yanına ulaştıkları sırada, Emîr Gâzi ağır hastaydı.
Emîr Gâzinin vefatından sonra, 1134 yılında, yerine oğlu Mehmed, emir oldu ve 1146 senesine kadar saltanat sürdü. Melik Mehmed, fetih hareketlerinden geri kalmadı ve Finike’ye kadar uzandı. Bizanslıları yendi, Sivas’ı başşehir yaptı. Vefat edince, Kayseri’de bir medreseye defnedildi ve yerine büyük oğlu Zünnûn geçti. Ancak, kardeşi Sivas Emîri Yağıbasan, emirliğini tanımadı ve kendi melikliğini ilan etti. Duruma hakim olan Yağıbasan, 1146’dan 1164 senesine kadar hüküm sürdü. İstanbul’a sefere çıktı, fakat başarılı olamadı. Yağıbasan zamanı, beyliğin Selçuklularla münasebetlerinin en bozuk olduğu bir dönemdir. Yağıbasan, dışta Selçuklularla, içte de kardeşleriyle çarpıştı. Ağabeyi Zünnûn, Kayseri’yi; Yağıbasan da Malatya’yı ele geçirmişti. Selçuklularla münasebetlerini bozan ve Saltuklular'la da iyi geçinemeyen Yağıbasan, 1164 senesinde Kayseri’de vefat etti. Oldukça karışık bir dönem yaşayan Danişmendliler, yine de kültür faaliyetini devam ettirdiler. Sivas ve Niksar’da medreseler kurdular. Yaptıkları medreseler, tarihe ilk kubbeli medreseler olarak geçti.
Danişmendli Hükümdarı Yağıbasan’dan sonra, kardeşi İsmail, gençliğinin ilk yıllarında bir müddet emirlik yaptı. Bundan sonra Zünnûn tekrar melik oldu. 1175 senesinde Danişmendliler beyliği sona erdi. Toprakları İkinci Kılıç Arslan tarafından Selçuklu topraklarına katıldı. Danişmendlilerden bir kol, Malatya’da bir müddet daha hüküm sürdü. Fakat bunlar da, 1178 senesinde Selçuklu sultanı İkinci Kılıç Arslan tarafından, Selçuklu ülkesine katıldı. Böylece, Danişmendli Beyliği tarihe karışmış oldu. Ancak bu beylikten pek çok emir, Anadolu Selçuklularına itaat edip, onlar safında hizmete devam ettiler. Anadolu’da bir asra yakın hüküm süren Danişmendliler, büyük şehirlerde camiler, medreseler ve pek çok hayır eserleri yaptırmışlardır. Bu eserlerin zamanla tamirler sebebiyle hususiyeti değişmiştir. Yaptıkları eserler, plan itibariyle, 13. yüzyıl Anadolu mimarisi için dikkat çekicidir. | |
| | | | Beylikler | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|