Fab Fragmanı: Immünglobulin molekülünde bulunan, antijen bağlayan fragman.
Fab sınıflaması: FAB terimi French-American-British sözcüklerinin baş harflerinden oluşur. Akut lenfoblastik lösemi (ALL) ve akut myeloblastik lösemide (AML) neoplastik hücrelerin morfolojik özelliklerine göre yapılan bir sınıflama sistemidir. FAB sınıflaması için wright boyaması, sitokimyasal boyalar ve bazı durumlarda (ör: AML - M7) elektron mikroskopla platelet peroksidaz pozitifliğinin gösterilmesinden de yararlanılır. FAB'a göre ALL olguları 3, AML olguları 7 kategoriye ayrılır. Hücre morfolojisine göre yapılmış bir sınıflama olmakla birlikte her grubun klinik davranışı, hatta tedaviye yanıtları farklıdır. Bu sınıflamanın doğru yapılabilmesi için periferik kan örnekleri ile karar verilmesi yeterli değildir, mutlaka kemik iliği yayması incelenmelidir.
Fagositoz: Yabancı bir partikülün nötrofil tarafından etkisi hale getirilmesindeki en öönemli aşamadır. Sırasıyla partikülün nötrofile tutunması, hücre içine alınması, fagositik vakuol (fagozom) oluşması ve degranülasyon kademelerinden oluşur.
Fallop Tüpleri: Her biri yaklaşık 10 ar cm. uzunluğunda, uterusun üst köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur. Tuba uterina veya uterus tüpleri de denir.
Fallot's Tetralogy: Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim.
Falks Serebri: Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar.
Familya: Irsi, kalıtsal, herediter.
Farinks: Yutak.
Fasial Sinir: Yüz siniri, yedinci kafa çifti.
Fasial Paralizi: Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur.
Fat: Yağ.
Fatal: Öldürücü, ölümle sonuçlanan.
Favizm: G-6PD eksikliği olan bazı kişilerde bakla yenildiğinde ağır seyirli bir hemolitik kriz oluşur. Sadece bir kısım hastada oluşması nedeniyle bakla ile oluşan hemolizin tek nedeninin enzim eksikliği olmadığı, genetik veya immünolojik başka faktörlerin de rolü olduğu düşünülmekte ise de kesin mekanizma açıklanamamıştır. Favizm oluşumu G-6PD Akdeniz tipinde sık görülür.
Faz Spesifik İlaçlar: G1 spesifik: L-Asparaginaze S spesifik: Antimetabolitler, hidroxyurea, procarbazine G2 spesifik: Bleomycine, bitki alkaloidleri M spesifik: Bitki alkaloidleri
Febril: Ateşli, hummalı.
Fekalit: Barsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı.
Feçes: Dışkı.
Femur: Uyluk kemiği.
Ferment: Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler.
Fermentasyon: Mayalanma.
Ferritin: Demir elementinin vücutta depo edilen şekli.
Fertil: Gelişme yeteneği olan, doğurabilen.
Fertilite: Doğurma yeteneği, verimlilik.
Fetus: Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen isim.
Fetal: Fetus'a ait.
Fibrin: Kanın pıhtılaşmasına yarayan albumin cinsinden bir madde.
Fibrinemi: Kanda fibrin bulunması.
Fibninüri: İdrarda fidrin çıkması.
Fibrom: İyi huylu bağ dokusu uru.
Fibro-Sarkom: Bağ dokusunun kötü huylu tümörü.
Fibröz: Lif dokusu
Fibula: Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanıdır. Üstte Tibia ile eklem yapar diz eklemi yapısına girmez, altta ise ayak bileği eklemine iştirak eder.
Filaria: Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur.
Frenik Sinir: Nervus Frenicus. Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diafragmanın sinirine verilen addır.
Galaktemi: Kanda süt bulunması.
Galaktosel: Memede, içi süt dolu kist.
Galaktore: Memeden kendiliğinden süt gelmesi.
Galaktoz: Süt şekeri.
Galaktozüri: Gebelerde idrarla galaktoz çıkması.
Galaktüri: İdrarın süt görünümünde çıkması.
Ganglion: Lenf bezi, bazı ufak urlara verilen isim.
Gangren: Dokunun ölmesidir, ancak halk arasında daha çok bir uzvun vücuda bağlıyken ölmesi anlaşılır.
Gastrit: Mide iltihabı.
Gastrodüodenit: Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroenterit: İshalle seyreden mide barsak iltihabı.
Gastroenteroloji: Mide, barsak hastalıkları bilgisi.
Gastroenterelog: Mide, barsak hastalıkları mütehassısı.
Gastroskopi: Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.
Gastrointestinal: Mide - barsak.
Gastrolit: Mide taşı.
Gastromegali: Midenin genişlemesi.
Gastronomi: İyi yemek yeme bilimi.
Gastroptozis: Mide düşüklüğü.
Giardia: Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir.
Giardiasis: Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık.
Habitüel: İtiyadi, alışkanlığa bağlı.
Hallüsinasyon: Gerçekte olmayan şeyleri algılamak.
Halluks: Ayak başparmağı.
Halotan: Anestezik bir madde.
Hamartom: Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör.
Hamartroz: Eklem boşluğuna kan dolması.
Haşiş: Esrar, haşhaş.
Hematom: Organ içerisinde veya aralarında kan birikmesi.
Hemoraji: Kanama.
Hemaglütinasyon: Kan yuvarlarının aglütinasyonu.
Hemanjiektazi: Kan damarlarının genişlemesi.
Hemanjiom: Kan damarlarından dogan urlar.
Hematemez: Kan kusma.
Hematosel: Testis torbalarında kan birikmesi.
Hematolog: Kan hastalıkları uzmanı.
Hematomiyeli: Omurilikte kanama.
Herpes: Uçuk, içi sıvı dolu vezikül.
Herpes Simpleks: Aynı adı taşıyan virüsün sebep olduğu çeşitli deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük, içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon.
Hiler: Hilus'a ait. Örneğin, Hiler Lenf Adenopati denildiği zaman Hilus'a komşu lenf bezlerinde büyüme anlaşılır.
Hilus: Organlarda büyük damar ve sinirlerin, akciğerlerde solunum yollarının giriş kapısı.
Hİiperkromazi: Pigment fazlalığı gösteren.
Hipofiz: Beyin tabanında burun arkasının üst kısmına uyan bölgede hormon salgılayan bir bezdir.
Hipospadias: Penisin doğumsal bir şekil bozukluğudur. İdrar yolunun son kısmı olan üretra'nın dışa açılan deliğinin normal yerinde değil, penisin alt yüzünde herhangi bir yerde olması halidir.
İhtiyozis: Cildin pul pul ve kuru oluşu ile kendini gösteren bir hastalık.
İdiopatik: Oluşumunda bir sebeb gösterilemeyen.
İdeopatik trombositopenik purpura: Deri ve mukozalarda yaygın kanama odakları yanında, hafif travma sonucu kolayca kanama görülmesi, trombosit sayısının azalması ve kanama zamanının uzaması ile belirgin, sebebi bilinmeyen purpura (deri ve mukozalardaki küçük kanama) şekli.
İkter: Sarılık.
İktus: İnme. darbe.
İdiot: Doğuştan aptal.
İleitis: İnce barsak iltihabı.
İleum: İnce barsağın son bölümü.
İleus: Barsak tıkanması.
İlluzyon: Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması.
İmbesil: Geri zekalı.
İmitasyon: Taklit.
İmmatür: Tam gelişmemiş.
İmminent: Tehdit eden.
İmminent Abortus: Düşük tehdidi altındaki gebelik.
İmmobil: Hareketsiz.
İmmün: Bağışık, bulaşıcı hastalıktan muaf.
İmmünite: Bağışıklık,muafiyet.
İmmünize: Bağışık kılmak.
İmmünoloji: Bağışıklığı inceleyen bilim.
İmmünolog: Bağışıklık uzmanı.
İnflamasyon: Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlerine karşı vücudun göstermiş olduğu; hararet artması, kızarıklık ile karakterize iltihabi reaksiyon.
İntermedier: Arada oluşan, meydana gelen.
İntraepitelial: Epital hücreleri içerisinde.
Jargon: Kelimeleri yerinde kullanamama ile karekterize anlamsız ve anlaşılmaz konuşma.
Jejunum: Oniki parmak barsağından sonra gelen ince barsak bölümü.
Jejunit: Jejunum iltihabı.
Jigantizm: Ergenlik çağından önce oluşan hipofiz bezi tümörlerinde büyüme olayının kontrolden çıkması sonucu oluşan dev görünüm.
Jinekoloji: Kadın hastalıkları ile ilgili tıp dalı.
Jinekomasti: Erkeklerde memenin anormal ölçüde büyümesi.
Jinjivit: Diştleri iltihabı.
Joint: Eklem.
Juvenil: Gençliğe ait.