Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Künyesi
Kuruluş Yılı: 1907
Kurulduğu Yer: Moda’da Beşbıyık Sokağı 3 numaralı evin alt katı.
Kurucuları: Nurizade Ziya Songülen Bey, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey, Bahriye Mektebi talebesi Necip Okaner Bey, Hindli namıyla anısss Asaf Beşpınar Bey ve Enver Yetkiner.
İlk Başkan: Nurizade Ziya Songülen
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Tarihçesi
Bir asırlık bir tarihe ulaşmak üzere olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kuruluşu 1907 yılına rastlar.
Kulübümüz, İstanbul'un Kadıköy semtinde, Nurizade Ziya Songülen, Şevkipaşazade Ayetullah ve Samipaşazade Necip Okaner tarafından, gizlice kurulur. Zira Padişah II. Abdülhamit'in baskı rejimi, Türk gençleri için, değil kulüp kurmak, İngiliz ailelerinin oynadıkları futbol bile yasaktır. Çünkü spor yapmak amacıyla da olsa, Türk gençlerinin bir araya gelmesi, rejim için çok sakıncalı görülmektedir. Kuruluş toplantısında, Nurizade Ziya Songülen Bey ilk başkan seçilirken, Şevkipaşazade Ayetullah Bey ilk genel sekreterlik, Samipaşazade Necip Okaner ise ilk genel kaptanlık görevlerini üstlenirler.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kurucuları, amblem olarak adını aldıkları Fenerbahçe burnundaki fener, renk olarak da Fenerbahçe yarımadasındaki papatyaların sarı-beyazı seçerler. Kulüp logosu, 1910 yılında, futbol takımında sol açık oynamakta olan Topuz Hikmet tarafından çizilecek, renkleri ise sarı-laciverte çevrilecektir.
1908 Meşrutiyeti'nin ilanına kadar çalışmalarını gizlice yürütmek zorunda kalır Fenerbahçe. Bu tarihten sonra yürürlüğe giren Cemiyetler Kanunu'yla tescil edilir ve başarıdan başarıya koşacak olan bir büyük camia, Türk sporundaki seçkin yerini alır.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk futbol takımı, Asaf, Ziya Hasan, Sami, Ayetullah, Mazhar, Necip, Fethi, Galip, Hüseyin, Hasan, Nevzat'tan kurulu kadrosuyla, 1909 yılı sonbaharında İstanbul ligine katılır. Ancak katıldığı ilk iki yıl boyunca varlık gösteremez. 1911-1912 sezonunda, Ali Said, Galip, Arif, İzzi, Hüseyin, Sabri, Hikmet, Said, Hasan Kamil, Nuri, Miço'dan kurulu takımıyla ilk şampiyonluğunu kazanır. Bu şampiyonluk büyük Fenerbahçe'nin şanlı tarihine yazısss ilk şampiyonluk olmasıyla önemli olduğu kadar, yenilmeden kazanılmış olmasıyla da önemlidir.
FENERBAHÇE AMBLEMİ TARİHİ:
Bugün yüzbinlerce göğsü süsleyen "Fenerbahçe Kulüp Rozeti" 1910 yılında, kulübümüzün 33 numaralı azası ve devrinin "Penaltı Kralı" olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizildi, Tevfik Haccar (Tasçı) tarafından Almanya'da yapıldı.
Beş renkten oluşan rozette "Fenerbahçe Spor Kulübü 1907" yazısını taşıyan beyaz çerçeve; temizlik ve açık yürekliliğin, kırmızı; sevgi ve bağlılığın ifadesi olup bayrağımızı sembolize eder. Ortada bulunan kalp şeklindeki sarı; Fenerbahçe'ye duyulan gıpta ve kıskançlığı, lacivert ise soyluluğu tasvir eder. Bu iki renk arasından yükselen palamut dalı ise, Fenerbahçeliliğin kudret ve kuvvetinin ifadesidir. Yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının mukadder oluşunu gösterir.
Topuz Hikmet rozetimizin hikayesini şöyle anlatır:
"Kulübümüzün rengi sarı-beyazdan, sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni renklerimizle bezenmiş bir rozet yaptırılması işi bahis mevzuu oldu. Arkadaşlarım bu rozetin çizilmesini bana bıraktılar. İlk önce bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve üzerine de kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve tesis tarihini yazdım. Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek. Çizdiğim şekil arkadaşlar tarafından beğenildi ve yeni rozetlerimiz o tarihlerde Almanya'da bulunan arkadaşımız Tevfik Haccar'ın delaletiyle orada yaptırıldı. Yeni harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısı yeni harflerle tebdil olundu."
ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU STADI TARİHİ:
Fenerbahçe Şükrü Saracoglu Stadı, yurdumuzun ilk nizami futbol sahasıdır. İlk olarak Union Club adı altında 1908 yılında faaliyete geçmiştir. Bu tarihten önce de alan Papazın Çayırı ismiyle bilinir ve burada futbol karşılaşmaları yapılırdı. Yılların Papazın Çayırı'nın, bir futbol stadyumu olması, bir tesadüf eseri gerçekleşmiştir.
1908 yılı temmuzunda, Şehremini Operatör Cemil Bey'in (Cemil Topuzlu), hürriyet kahramanlarına yardım amacıyla verdiği davetin konuklarından ve yurdumuzda futbolu ilk oynayan ailelerden Reji Whittall'in, gençliğin spora ve özellikle futbola olan istek ve ilgisi doğrultusunda bir futbol sahası yapılması gerekliliği yönündeki konuşmasının ertesi günü bu kişiler, Fenerbahçe Başkanı Ziya Bey (Ziya Songülen), birkaç İngiliz ve maruf Rıfat Bey'le bir toplantı yaparak, saha için en uygun yerin, hazineye ait olan bu çayır olduğuna karar verdiler.
Başkatip Cevat aracılığıyla konu, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit'e sssürüldü. Teklifi önce kabul etmeyen sultan daha sonra yıllığı 30 altın kira karşılığında Union Club ile 20 yıllık bir sözleşme yapılmasına karar verdi. 3.000 altına mal olan, çayırın tahta perdeyle çevrilmesi ve bir lokal inşaatı sonrasında saha, futbol karşılaşmalarını izleyen kışa kadar hazır hale getirildi.
Ancak futbola olan ilginin azlığı, kiranın karşılanamamasına neden oluyordu. Saha 1909 yılında bir yıllığına Fenerbahçe Kulübü'ne kiralandı. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine İngilizler düşman konumuna geçtiler. Dolayısıyla Union Club ile ilgilenmediler. Türk hissedarların da dağılması üzerine sahipsiz kalan Union Club'a, 1915 yılında Kara Kemal tarafindan el konuldu ve ismi İttihat Spor Kulübü olarak değiştirildi.
Basri Bay isimli bir kişinin işletmeciliğine bırakısss, yeni ismiyle İttihat Spor Sahası, İstanbul'un işgal devri ortalarına kadar tüm sportif faaliyetlerin yeri oldu. 1922 yılında sahanın işletmesi, Basri Bey'in vekili olan Emin Bey'e geçti. Bu kişi de bilinmeyen bir nedenle sahanın işletmesini, Ali Sami, Cevdet ve Tevfik Bey'lerden oluşan bir heyete bıraktı.
Taksim Stadı'nın inşaatı ile birlikte, kendi haline bırakısss saha, 1929 yılında Fenerbahçe tarafından kiralandı ve 25 Ekim 1929 tarihinde yapısss bir spor bayramı ile tekrar hizmete sunuldu. Aynı gün ismi Fenerbahçe Stadı olarak değiştirildi. Bu tarihten itibaren gelişmeler de başladı.
30 Eylül 1931 tarihinde yapısss inşaatla stadın dışarısıyla ilişkisi kesildi. Yapısss birçok değişiklik sonrasında 13 Mayıs 1932 tarihinde, Vali Muhittin Üstündağ'ın katıldığı törenle, Fenerbahçe Stadı'nın açılışı yapıldı. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Kuşdili'nde bulunan lokalinin yanması sonrasında, kiracısı olduğu stadı satın almaya karar vermesi, bugünlerde maraton tribününün yıkılmaya başlandığı ve kapasitesinin yakın bir gelecekte 62.000 kişiye çıkacağı modern stadyumun temel taşlarını oluşturmuştur. Ülkenin en önemli kulübü olan Fenerbahçe'nin yangın nedeniyle düştüğü bu kötü durum, sss yöneticilerini de üzmüş ve onları Fenerbahçe'ye yardım etme konusunda ikna etmiştir.
Şükrü Saracoğlu'nun ve Kemal Onan'ın da üstün gayretleriyle, 36.000 metrekarelik bu alan ve içinde bulunan bina, 27 Mayıs 1933 tarihinde, 9.000 TL bedeli 10 ayda ödenmek kaydıyla Fenerbahçe Spor Kulübü'nün malı oldu. Bununla birlikte Fenerbahçe, Türkiye'de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. Bu gurur verici unvan aynı zamanda bazı sorumluluklar da getiriyordu beraberinde. Sorumluluklarının bilincinde olan Fenerbahçe, 14 Temmuz 1933 tarihinde yapısss bir eşya piyangosundan elde edilen 17.000 liralık geliri Fenerbahçe Stadı'na harcadı. Aynı yıl törenlerle yapısss açılışta, ikinci başkan Celal Bey şunları söylüyordu:
"Muhterem hanımefendiler, beyefendiler. Üç senedir yeni bir hamlede ve başarılmış yeni bir işle huzurunuza çıkıyoruz. Üç senelik dar ve kısa bir zamana sıkıştırılmış olan bu işler şunlardır; 25 senelik, canlı ve muvaffakiyetli bir hayatın hatıralarını taşıyan eski kulüp binası, kaderin hain ve kötü bir tamahına kurban olarak yandı. Simsiyah bir gecenin sabahı kendimizi simsiyah bir kömür yığını karşısında bulduk. Elimizde Fenerbahçe isminden başka hiç bir sey kalmamıştı. Yangından çok az zaman evvel fakir bir kiracı olarak girdiğimiz bugünkü Fenerbahçe Stadı'na elimizde kalan enkaz ile sığındık. Bu sene Fenerbahçe 26. yıl dönümünü kutlarken yeni ve büyük bir mazhariyete erdi.
Gazi hazretleri gençliğe ve Fenerbahçe'ye büyük ve kıymet biçilmez bir iltifatta bulundular. Heykellerinin Fenerbahçe Stadı'na dikilmesine müsaade ettiler. Bütün Fenerbahçeliler aczimizle, bu aczi mutlakla buna nasıl teşekkür edeceğimizi bilmiyoruz. Bu heykelle bu saha yıkılmaz ve dağılmaz bir kütle haline gelmiştir. Bu topluluk, bütünlük ve birlik aynı zamanda bütün memleketin bir sembolüdür de. Bu heykel burada azmin ve tesanütün ve disiplinin bir resmi olarak yükseliyor. Bu heykele bakanın kalbi temiz ve yeni bir hamle ile çarpar. Bu heykele bakan bozguncu ve serkeş olamaz bu heykele bakanın kalbi yenilmez ve yenilemez."
!!BUNLARDA FENERBAHÇE SÖZLERİ!!
SARI LACIVERT RENGIMIZ, FENERBAHÇE HER SEYIMIZ! HIÇ BIR SEYE DEGISMEYIZ! ÇÜNKÜ FENERBAHÇELIYIZ
SARI LACIVERT RENGIN, VAZGEÇILMEZ YEMINIM,SANA CANIM FEDA FENERBAHÇEM.YAGMUR, ÇAMUR DEMEM, HER MAÇINA GELIRIM,YOLLARINA DÜSERIM FENERBAHÇEM.KRALINIZ EZE EZE, ISTE GETIRDIN DIZE,EN BÜYÜK FENERBAHÇE, NE GEREK VAR BASKA SÖZE
SAMPIYON FENERBAHÇEM NE ISTERSEN ISTE BENDEN ISTERSEN DONATALIM DÖRT BIR YANI BAYRAKLARLA ISTERSEN ÇINLATALIM DÖRT BIR YANI SARKILARLA ISTERSEN EGLENELIM DAVULLARLA ZURNALARLA
SARININ YANINA LACIVERT KOYDUK YILLARIN BEN SENIN ESIRIN OLDUK. YAGMURLARDA ÇAMURLARDA YANINDA OLDUKKK. FENERBAHÇE SEN BIZIM HER SEYIMIZSIN. EGLENELIM ARKADASLAR FENER GELIYOR KADIKÖYDE BU GECE BAYRAM OLUYOR. SAMPIYONLUK BIZIMDIR ALEM BILIYOR.KALDIRIN BAYRAKLARI EFSANE DÖNÜYOR
KANARYASIN SEN BIZIM CANIMIZ SARI-LACIVERT AKAR KANIMIZ SEVIYORUZ SENI CANI GÖNÜLDEN KANARYASIN SEN BIZIM CANIMIZ
SARININ YANINA LACIVERT KOYDUK,YILLARDIR BIZ SENIN ESIRIN OLDUK,YAGMURLARDA ÇAMURLARDA SENINLE OLDUK,FENERBAHÇEM SEN BIZIM HER SEYIMIZSIN
FENERBAHÇE FORMASI TUTKULU BIR ASIK GIBIDIR...SEVDIGINI BIRAKMAZ, SEVMEDIGININ DE YÜZÜNE BAKMAZ
BEN HERKESIN IÇINDE TEKIM. TEK OLDUGUM SÜRECE ZAFER BENIM. ÇÜNKÜ BEN FENERBAHÇELIYIM
NE OKULU BITIRMEK, NE BIR GENÇ KIZI SEVMEK, EN BÜYÜK DILEGIMIZ SENI SAMPIYON GÖRMEK
SENIN SEVGINLE GELDIK BU DÜNYAYA KONUSMAYI ÖGRENDIK ILK SÖZÜMÜZ KANARYA
FENERBAHÇE DE UNUTULMAYANLAR
Fenerbahçe bir sezonda hiç gol yemeden sampiyon olup bir dünya rekoru kirdi. (1922-1923)
Fenerbahçe tarihinde 81 kez sampiyon olup en çok sampiyon olan takim olmustur.
Fenerbahçe Resmi ve Resmi olmayan Kupalarla Türkiye'de en fazla kupaya sahip olan takimdir. (Futbol: 124 kupa)
Fenerbahçe ayrica tüm sporlarin toplam kupalarinda da Türkiye'de en fazla kupaya sahip olan kulüptür.
Fenerbahçe ayrica Türkiye Profesyonel 1. Futbol Liginde ilk sampiyonlugu yasayan takimdir.
Fenerbahçe 1967 yilinda Balkan Kupasini ilk kazanan Türk takimi oldu.
Fenerbahçe 1967/68 yilinda tam 5 kupa birden kazanarak bir rekora imza atti.(Lig Sampiyonlugu, Türkiye Kupasi, TSYD,Cumhurbaskanligi ve Basbakanlik Kupasi)
Fenerbahçe ayrica 1969-70 sezonunda kalesinde sadece 6 gol görerek, çok büyük bir rekora daha imza atti.
Fenerbahçe 1973-74'te Türkiye 1. Ligi Sampiyonu olup,Sampiyonluk Kupasi, Türkiye Kupasi, ve TSYD Kupalarini kazandi.
Fenerbahçe 1988-89 Sezonunda Rakip Kalelere 36 macta tam 103 gol göndererek Türkiye Liglerinde bir sezonda en fazla gol atan takim ünvanina sahip oldu.
Futbolcusu bir maçta en çok gol atan takim. (Tanju Çolak, 6 gol, Fenerbahçe - Karsiyaka: 7-1, 1992-93 sezonu, 14.hafta
Fenerbahçe 1996-97 yillarinda ilk kez katildigi Sampiyonlar Liginde, kendi sahasinda 40 Yil (56 maç) hiç yenilmeyen Ingiliz takimi Manchester United'i deplasmanda Boliç'in 78. dakikada attigi golle yenerek, Avrupa Rekoru kirdi.
Fenerbahçe 41 yillik Türkiye Profesyonel Liginde En Çok Galip Gelen, En Az Gol Yiyen Takimdir. Bu da rekorlar kismina giriyor.
Türkiye'nin Internet'te sayfalari bulunan ilk spor kulübümüzdür.
aaa'ün, stadina büstünün konmasina izin verdigi tek kulübümüzdür.
Türk Milli Takimi'na en çok oyuncu veren kulübümüzdür.
Bir futbolcusu için jübile düzenleyen ilk kulübümüzdür. (Lefter Küçükandonyadis)
Bir futbolcusu Dünya Karmasinda oynayan ilk kulübümüzdür. (Isa Ertürk)
Atletizm'de Avrupa Sampiyonu olan tek kulübümüzdür. (1993)
Olimpiyat Oyunlari'nda madalya kazanan tek Türk atletinin mensup oldugu kulübümüzdür. (Ruhi Sarialp)
Uluslararasi yarismalarda birinci gelen ilk Türk kürekçisinin mensup oldugu kulübümüzdür. (1954, Tonguç Türsan)
NOT:: alıntıdır...