sadece ritmi için bile dinlenebilecek bir şarkıdır. özellikle ana kısımlardan nakarata geçişler çok başarılı olmuş hem sagopa'nın hem de kasırga'nın kısmında.
şu kısma özellikle dikkat çekmek istiyorum:
elendi insanoğlu gün be gün, hüzün tünellerinde fareler hücumda,
sen yüzünde tellerinle savaşır haldesin yazık!..
herkesin anlayacabileceği şekilde hoş bir şey anlatıyor ama anlamamakta ısrar eden olur diye açıklayayım.
hayatın içinde yaptığımız yarış adı altında kamufle edilen ve birbirini ezmeyi teşvik eden mevzularda(misal din) fareler hücuma geçtiğinde yapacak bir şey yok çünkü yüzümüzde tellerle öylece durmuş, adamların bize saldırışını seyrediyoruz. hakikaten yazık.
bu kısımda da:
mahrem adem, günahla yanacak uluya servis olacak madem bilin ki
men harabem, huzur ne darem. koca hestiy aya bedenem
ben allah'a bir serzeniş görüyorum. aslında allah'a değil ama onun dinini yorumlayıp "uslu durmazsak hepimiz cehennemde yanacağız. allah bizi kesip parçalayacak" diyen adamlara karşı. yoksa sagopa'nın dünya görüşünden kuşkumuz yok. yani adam diyor ki "madem günahla yanacağız allah da bizi yiyecek o zaman ben harap ve bitap bir halde huzura hakkım olmadan yanarım. sonra da bedenim nerelerdesin diye sorarım."
şarkıyla ilgili bir ilginç nokta bazı sözlerde dinleyenlere göre farklılıklar olması. bu başlıktaki şarkı sözü men karaben derken bazıları men haraben diyor. hani biraz farsça bilgimle ve kulağımdaki sesle yola çıkarsam aklıma sadece men harabem yatıyor. nitekim kafiye de uygun bu söylenişe. bu iddiama kanıt olarak da şu mısranın arkasına sığınıyorum:
ey mutribâ çal sazları mest u harabem men bu gece
yine de sago en iyisini bilir.. fars dilini okumuş olan o,