KÜÇÜĞÜM
Aynı sokakta oturuyorduk.Adı esrarengiz…Herkes onun hakkında farklı şeyler söylerdi.Hepsi nedensiz, hepsi sebepsiz…Kirli sakaları, kahverengi gözleri vardı.Kumraldı..Ben nefret ederdim ama mahallenin bütün kızları ona hayrandı.Hiç kimseyle konuşmaz, sadece gelip geçerdi.Başı öne eğik, gözü hep dalgın…Kim bilir aklından neler gelip geçerdi.Farklıydı…
Gece boyunca lambası yanardı.Bir gün onunla yolda karşılaştık.Çok güzel bir yüzü vardı.Bakışları sanki içimi eritiyordu.O bakışları ve o gözleri aklıma işleyen gönlüm, anladım ki o an aşık oluyordum..Artık uyumak yerine sürekli onun evini izliyordum…Onunla karşılaşabilmek için akşam saatlerce kapıda duruyordum.Bir akşam onu yine yolda gördüm. “Bir dakika bakar mısın?” dedim.”Acelem var küçüğüm.”dedi.Sanki bana aramızdaki yaş farkını hatırlattı.Eve gidip ağladım.O gece karar verdim.Artık onunla konuşacaktım.Ertesi gün eve girdiğini gördüm.Hemen gittim ve kapıyı çaldım.Açtı, “Ne var küçüğüm?” dedi.Adımı bile söyleyemedim.Sadece “Seni seviyorum…” dedim.Gülümsedi, cevap bile vermedi. ”Evet” dedim ve gözlerini yumdu.Donup kaldım.Herkes bana bakıyordu.Eve doğru koşmaya başladım.Göz yaşlarım durmadan akıyordu..Evde annemler ondan bahsediyordu.Ailesi yokmuş.Sevdiği bir kız varmış.Ailesi vermeyince kız kaçmış, kaçmış ama kaçtığı gün ölmüş…Bir süre sonra yine sevmiş.Ama ne yazık ki o da ölmüş.Kimi sevdiyse ölüm ayırmış. Sanki onun sevgisi azrailin ölüm fermanıymış..Bazen nedensiz durup dururken ağlarmış. Uyurken başında bir kelem, kağıt, bir de fotoğraf dururmuş.Bir an önce ölebilmek için dua edermiş..İntihar edip hastaneyi aramış..Polisler geldi eve girdiler..Herkes dışarı çıktı..Evin duvarında kocaman bir yazı görmüş polisler..Duvarda;
“SENDE ÖLME KÜÇÜĞÜM…” yazıyormuş…